06.06.17

Adı Can. 4 yaşındaki Leo’yla beraber koyduk ismini.

Kelebekler Vadisi’nin pırıl pırıl sularında oynaşırken yanımıza kadar geldi. Balıkçı teknelerinin balıklarıyla beslendi. Böyle muazzam bir canlıya milim yakınlığında olabilmek harika bir duygu.

Yakından görmek isteyip denize koşanlar, fotoğraflayanlar, koca cüssesinden çekinip uzaktan bakanlar derken, karnı doydu. O daha derinlere doğru yüzerken ben de onu takip ettim. Bu durumdan pek de şikayetçi görünmüyor, üstelik arada bir dönüp “bu taraftan gel” diyordu. Bir süre sonra vedalaştık.

Buraya kadar her şey, sıradan bir akşamüstünü aniden bir deneyime dönüştürecek kadar kusursuz.

O günden tam 2 hafta sonra, başka tarihlerde başka kıyılarda gerçekleşmiş haberler yankılanmaya başladı. Başlıklar şöyleydi; “Antalya’da 10 kişiyi caretta caretta ısırdı, Bodrum’da caretta caretta saldırdı, Japon öğrenciyi Gökova’da caretta caretta yaraladı!” Ve niceleri..

Bir haber içeriğinde 6 kişinin arkadaşlarını kurtarmak için caretta carettayla boğuştuğunu yazarken, bir videoda bir kadın yeğenini ısıran kaplumbağa için “o canavarın elinden yeğenimi zor kurtardım!” diyordu..

Beraber yüzdüğüm Can’ın akrabalarından bahsediyordu herkes. Haberler insanı denizden soğutacak cinstendi de nasıl olmuştu bu?


65 milyon yıl önce dev bir meteor dünyaya çarpmış, bu çarpma sonucu dünyanın yarısı yok olmuş ve koca bir nesli; dinazorları, yeryüzünden silmişti.

O günden sağ kurtulan ve bugüne kadar türünün devamlılığını sürdüren kaplumbağalar; zamana ve içinde bulundukları duruma ayak uydurabilen biyolojik yapıları sayesinde hayatta kalmışlardı.

Bu yaşama sevinci dolu canlıların yaklaşık 110 milyon yıldan fazla süredir yeryüzünde oldukları düşünülmekte.

110 milyon yıldır insan türlerinin hepsiyle tanışma imkanını yakalamış bu eski denizciler, neden sadece türleri içinde en mütevazi isme sahip “Zeki İnsan”a gıcık oluyorlardı?


Zekası ve memnuniyetsizliğiyle meşhur yetişkin Sapiens’ler mevsim sıcaklarının da artmasıyla aileleriyle beraber sayfiye yerlerine tatile giderler.

Tatili bir “oh!” meselesi haline getirip tabiri caizse hunharca eğlenirler. Yeme-içme, türlü su şakaları ve sosyalleşmek temalı bu tatilleri bazen günübirlik bazen 1 hafta kadar sürer.

Zekalarının üstünlüğünden midir nedir bilinmez bu Sapiens’ler, yaşadıkları çevreye hiç duyarlı değildir. Buldukları gibi bırakmak yerine buldukları gibi bırakmamak genelinin karakteristik özelliğidir.

Hal böyle olunca evlerine dönen bu türün ardından koca bir çöplük kalır.
Fakat istikrarlıdırlar. Karadaki tutumlarını denizde de gösterirler.
 
Yıllar boyunca hastalığa, kıtlığa vb şeylere çözüm yaratabilmeleri onları ilahlaştırmış, “madem yaratabiliyorum yok edebilirim de elbet” dedirtmiştir. Kendisi dışında pek bir şeye saygı duymaz.
 
Doğanın orta yerine evini yapar da bir ağaç denizin manzarasını gölgelesin istemez. Ülkenin bazı bölgelerinde kendi gölgesiyle kavga edenlere bile rastlanmıştır. Denize girip denizanasıyla kavga eder. Kendinden çok daha uzun süredir buralarda yaşayan bir türle ilgili ”yoksa yeni bir canavar mı doğuyor?” diye şaşkınlığını gizleyemez.
 
Oysa bilmez ki;
 
Doğanın sahibi değiliz.
Bir deniz kaplumbağasıyla yüzmek o bölgenin ne kadar temiz olduğunu gösterir. Şanstır yani.
Carettaları gördüğünüzde kucaklamanız veya beslemeniz gerekmez. Tanımadığım birinin beni kucaklamasını istemezdim şahsen.
Caretta caretta bir saldırıyla karşılaşmazsa ısırmaz. Her canlı gibi.
Hatta ısırmaz! Dişleri yoktur. Savunmaları gerekirse çeneleriyle hafif bir buse kondururlar. Bu öpücüğün izi de biraz buzla geçer.
Fakat damaklarının yapısı testere gibidir, o yüzden hayvanın ağzına kol bacak sokmamak faydalı olabilir.
Son derece uyumlu ve masum hayvanlardır.
Oksijeni havadan alır, yani arada su yüzeyine çıkabilirler.
Yumurtlamak harici karaya çıkmazlar. (hadi yine iyisin Sapiens)
Bir deniz kaplumbağasını yamacınızda istemezseniz hafifçe çırpınmanız yeter. Evet kabul etmesi zor biliyorum ama sandığımız gibi bize çok da meraklı değildirler.
 
Tarihte henüz insan yemiş ya da birinin kolunu koparmış bir caretta vakasıyla karşılaşılmamıştır.


Ve bu tatlı canlıların nesli maalesef tükenmekte. Nedeni ise denizdeki ve karadaki kirlilik, yuvalarının tahribi, doğrudan besin maddesi olarak kullanılmaları, balık ağlarına takılmaları, yumurtalarının ticareti, kabuklarının süs eşyası olarak kullanılması, yağından parfüm sanayinde faydalanılması, ayakkabı çanta yapımı vs vs..

Yani insanın carettaya yaptığını caretta insana yapmaz.

Yeşil deniz kaplumbağası ve caretta carettaların en önemli yuvalama alanları Türkiye ve Kıbrıs’tır.

Yaralı carettaları kurtarmak ve doğal alanlarının tahribatının önüne geçmek için DEKAMER, EKAD ve WWF koruma çalışmalarını üstlenmektedir.

 

İyi tatiller Türkiye!